Ellerim uykuluyken ne eskiye, ne şimdiye tutunabiliyorum. İki uyku arasında güçlü bir omuz yok. Hep korkak omuzlar. Çöp . Yatağın altı elma çöpleriyle doldu. İki uyku arasında koca bir elmayı gözlerim kapalı yerken ona benziyorum. Kimseye benzemek istemedikçe, en çok babama benziyorum. Acı, sarı ve uykulu bakıyorum. elma çöplerini yatağın altına bırakıyorum. Aynı sokaklarda, aynı zamanlarda aralıksız yürüyorum. Gün geçtikçe bu daha kolay… Daha anlamlı… Az melankoli, yok kendine acıma. Kendine acımaktan vazgeç! Sıkıcı bir konforu var devrile devrile sayıklamanın. Hikayeni sayıklarken, sevmeyi bırakıyorsun bir kere. Dünyanın derdi böylesine koyuyken, vasat hikayelerin aydınlanmaya ihtiyacı yok. Uykuya tutununca kırıldıkları yerden sönüyorlar ne de olsa. Senden önce sönen sokak ışıkları bitti. “Bilmediğim sokaklarda yürüyorum. Bildiklerimden daha özgür.”, dediğin zamanlar da. Kalbin zamanı varmış. Güçlü omuzlara inandığı, güzel elleri ve ıssız sokakları inadına takip ettiği... O ...
Kayıtlar
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
evi bayadır havasız bırakmışım, gözlerimi açıyorum, iki elim göğsümde şimdi. insanın evi kalbi, evimi kalbimde taşıyorum. sardunyalar kırıldıkları yerlerinden yine yeşil. her sabah daha yeşil. kırıldıkları yerleri inadına yeşil. kalbim atıyor şükür. canı çekince sevenin, canı sıkılınca gidenin kalbini yormasına izin vermeyeceğim. dövüşmeyeceğim, küsmeyeceğim, sandalyenin ayaklarını sürümeyeceğim. bu bahar. bu yaz, hiçbir kış. her şeyi çok bilenin, bir bok bildiğine şahit olmadım! dinleme onu - onları! geriye baktın mı, çok sevdim, korkusuzca seviştim de. en güzel yalanı söylediği için, ona yeniden aşık oldum de. çok yalnız uyudum, ama en kalabalık rüyaları gördüm de. hayatta canın ne çekiyorsa sadece onu yap! kimsecikleri dinleme. kimsesizleri dinle. gerçek orda. seni ortada bırakıp, gitmez. doğayı gör, uyanıyor... bu bahar, çıplak ayakla rüzgarı bekleyenlerin sesi kalbime yeter. .. günaydın güzel gözlüm.. günaydın gözlerini benden kaçırmayan bahar..
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Çamurlu pencere kendi kendini yıkıyor. Çiçekler kendi kendine çürüyor demir balkonda. İçerden yetişemiyorum dışarı. Yukarıdaki külüyle sardunyaları yakıyor yaz kış.Yetişemiyorum hiç yukarı... Yukarıdaki hep hızlı. Sardunyaları yakıyor yaz kış. Yetişemiyorum, alnımı tokatlıyorum hızlı hızlı… Uzay boşluğundan daha geniş alnım benim. Yıldız çaktığı falan da yok. Kayan sadece göğüs kafesinde dikişsiz bir nefes.Yersiz, otuz küsur nefes. Peki ayaktaki fotoğrafların boyu mu kısalıyor, sesi mi az duyuluyor mesafe yaklaşırken? Alıştığın sesleri kısalırken meşgule alma. Kısa kesme. Bir kez olsun, çok özledim de. Yanaklarım yere sarkarken, kısalan bir omuza nerden sarılacağım? Onu da desene. Bir bok bilmiyorsun! Hep akıl veriyorsun hızlı hızlı. Bence aya hiç çıkılmadı. Işık hızında hiçbir ses ulaşmadı yukarı. Bir balkon, bir de alnım var. Kara deliklerse demir balkondan sarkıyor. Balkona çıkmadıkça, aya hep küllerin düşüyor. Bu sabah sırf bu yüzden inat ettim uyumadım. Yoldan çald...
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
bugün seni çok özledim, yarın bir hayli daha fazla. gün geçtikçe yaşıyor olma ihtimalini kucaklıyorum. bu imkansız olasılık beni çok yaralıyor, kanımda hissediyorum, rüyalarımda göremiyorum. seni merak ediyorum. bedeninin toprak altında nasıl çürüdüğünü düşündükçe, beni görmek istememe ihtimaline sarılıyorum. böylesinin daha az acı olacağını sanıyorum. ne var ki sen, çürüdükçe toprak altında idrak edebiliyorum büyüdükçe. olasılıklar azalıyor, farklı bir evrende annem oluşunu düşünüyorum. hiç değilse bu imkansız olasılık hafifletiyor acını. beni sevmiyor olmanı yeğliyorum, ölmüş olmanı değil. dimdik iki kadın olarak dünyaya seninle herkese ve her şeye inat. nasıl durulurmuş ayakta anlatabilmek, gösterebilmek. yaşam öncesinde verilmiş kararlar döndürmüyor sonuçlarından ihtimaller içinde yüzüyor seni çok özlüyorum ama artık bekleyemiyorum